Cuma, Kasım 10, 2006

hayır hayır...

pek değerli okur kitlem.
artık anlasak diyorum efennim. neyi mi?
madem dünyaya bir kere geliyoruz o halde bu tek gelişin tadını çıkarmak yerine, neden uğraşıyoruz birbirimizle di mi efennim?
bu kadar basit olak zorunda değilizdir pek tabi ki.
uğraşcek bunca güzellik varken di mi efennim?
sizi derhal ve şiddetlen düşünmeye davet ediyorum. davetimi kabul buyurun. pek bi muhterem cemaatim, sözlerime kulak verin. şu canım dünyanın, size ait hayatın, bizim olan yaşamın içine etmeyin. kırıp da kırmamazlıktan, bilip de bilmemezlikten, görüp de görmemezlikten gelmeyin.
ne demiş büyük sanılan ama belkim de yaşadığı zamanı düşünecek olursak büyük de olan Goethe?
hayat dans ediyor. doğa dans ediyor. ve size hiç sormadan alıyor dansına katıyor sizi. başlıyor sizinle dans etmeye. ve yine hiç sormadan dansa devam etmek ister misin, diye atıyor seni dansından. yeni partnerlere yer açıyor ve onlara da hiç sormadan, onları dansına katıyor... (bkz. Goethes Naturauffassung. boş laf etmeyiz biz efennim, tercüme edip özetledik herald.)
bunca sözden soora halaaa aynı tas aynı hamam devam ederse insanoğlu, biriktiriyorum şimdiden ağzımda tüm enzimleri gerektiğinde suratlarına tükürmek içün.
hani benimki devede kulak misali ama devenin kulağı da olmasa?... di mi ama?
efennim pek bi dertliii pek bi üzgüün, pek bi yalınım bugüüün. çünki çok mutsuuuz ve yapayalnız kaldık, ben ve başdanışmanım saygıdeğer (belki değmez) arkadaşım.
ne yaptıysa garibim yanlış anlaşıldı yanlış aktarıldı. zavallı şimdi hiç birşey yapmiicakmış. dedim ona "seçimlerin hatalı" amma ve lakin hatayı görmeden anlayamaz insan hata olduuunu di mi efennim?
neyse ki gördü, öğrendi sevip de düşünmemezlikten geldiklerini. düşünüp de göstermemezlikten geldiklerini. şimdi kızmiicam ona hiç. haklı çünki sevmemekte ya da düşünmek istememekte. çoook üzdüler onu çoook.
o yüzden bu eşi benzeri olmiyan müthiş ve mükemmel ötesi, fevkaladenin fevkindeki yazımı kendisine ithaf ediyorum affınıza şeederekten.
"canım dostum, boşveeeerrrr. ağzı olan konuşuyor sloganının dillere marş olduu bi ülkede yaşıyo ve yine de olanlara şaşırıyosun. etme eyleme. takma bileee. bak senin sana ait olan, hayat verdiğin bi canın var, onu düşün sadece. onun dışındakilerrrr ister gelsinler, ister sevsinler, ister konuşsunlar hiiiiç muhatap dahi olma. ne güzel ne büyük bi düşün var, ulaş ona. kırılmak yok bundan böyle, şaşırmak da. ne şaşırtacak olanı, ne kıracak olanı yanına yaklaştırma. işte sana çözüm, a benim iki gözüm."
efennim kıssa değil belkim amma hisse almak isteyenler var ise buyursunlar alsınlar bakem. istedikleri hisseleri alıp şöööle bi kasa önünde kuyruua girsinler. yok canım para ödemek içün diil, fişini almak içün. verdiim hizmetin vergisini çalmiim di mi efennim?
hadi hoşçakalın boşçakalmayın. hatta hoş kalın, boş kalmayın. zira boş kalanı sevmezmiş yaradan. boş kalmamak içün de gereksiz doluluklar yaratmayın. bi işe yaramaz. ama size de güven olmaz. iisi mi siz hoş da kalın boş da...
herbirinizi en boş en hoş yerlerinizden öpüyor ve tüm günlerinizin beni düşünmekle geçmesini diliyorum efennim.
sağlıcakla kalın, solucakla ince ( espiritüel kişiliğimle olaya yumuşaklık şeediim dedim ki daha fazla gerilmesin danışmanım ;))
GÜLFİDANınız...


Hiç yorum yok: